Mahmut Serdar KOCADON
Global krizde bankalara ve bizlere düşen görev
27 Kasım 2008 Perşembe

Sevgili Bodrumlular,

Hepinizin bildiği gibi ülkemiz bir müddetten beri dünyayı tehdit eden mali krizin etkisi altındadır.

Dünya borsaları gibi bizim de borsamız büyük kayıplar vermiş Dolar ve Avro en az %20 - 25 yükselmiş, bunlara bağlı olarak da faizler yükselmeğe başlamıştır.

Hükümetin yetkili ağızları verdikleri beyanatlar ve açıklamalarda açıkça gelen bu kriz dalgasına karşı gerekli tedbirlerin alındığı ve krizin ülkemizi pek etkilemeyeceği söyleniyor (her ne kadar başlangıçta krizin ülkemize bir zararı olmayacağından bahsedilmişse de). Ancak piyasaların görüntüsü pek öyle değil.

Elbette bu krizden yara almadan kurtulmak mümkün değil. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin etkilenmemesi olanaksız ama en az zararla çıkma yollarını arayıp bulmamız gerekiyor.

Burada en büyük görevlerden biri de bankalara düşüyor. Bu krizden panikleyip de vermiş oldukları kredileri vaktinden önce geri çağırmamaları gerekmektedir. Aksine birbirimize olan güvenimizi hiç yitirmememiz, faizler yüksek olsa da mutlaka akışkanlığın sürdürülmesi gerekmektedir.

Yine bankalarımızın bu krizden yara alıp da geri ödemelerde güçlük çeken firmaların hemen üzerlerine gitmemeleri, onlara biraz anlayış gösterip zaman tanımaları gerekmektedir. Zira iş alemini en fazla etkileyen konulardır bunlar.

Bankaların bu zor zamanlarda sıkışmış olan kredi müşterilerine faaliyetlerini aksatmamaları için yol gösterip onlara uygun kredi çeşitleri geliştirmeleri gerekmektedir.

Zira müşterisini koruyan veya unutan, yol gösterici olan veya olmayan yani iyi banka veya kötü (neyse ki günümüzde ülkemizde böyle bir banka yok) banka işte bu devirde belli olur.

Şurası unutulmamalıdır ki reel sektör her bakımdan ülkenin lokomotifidir. Reel sektörsüz bankacılığın olmadığı gibi bankasız da reel sektör olmaz. Bu bakımdan her iki sektörün de birbirlerine ihtiyacı vardır.

Sevgili Bodrumlular

Öyle anlaşılıyor ki bu kriz daha da devam edecek. Ekonomistler ve iş adamları piyasaların kendilerini ancak 2009 yılının sonunda toparlayabileceğinin işaretlerini veriyor.

Bu bakımdan bizlere (iş verenlere) düşen en büyük görev fazla açılmadan, borçlanmadan her alanda tasarrufa giderek (ama bu tasarrufu eleman çıkararak değil genel giderleri azaltarak) bu bir yılı atlatmaktır.

Halkımızın ise özellikle kredi kartı harcamalarına dikkat etmelerini ve döviz olarak borçlanmamalarını öneriyorum ve diyorum ki,kazandığınız parayla borçlanın ve unutmayın ki,  her krizin peşinden bir takım fırsatların da geleceğini hatırlatmak isterim.

Saygılarımla.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI